İspanya’dan bir mandıra çiftçisi olan ve köylü örgütü La Via Campesina'nın kurucu üyelerinden Paul Nicholson, Resilience.org'a köylü hareketini ve maneviyatını anlattı.
Paul Nicholson, sitenin “Agroecology in Motion” yazı dizisinin bir parçası olarak verdiği bu röportajda, hareketin kurucu ilkelerinden ve onu tanımlayan ilkelerden bahsediyor.
Röportajda maneviyat, din, köylülük, gıda egemenliği ve köylü hareketi üzerine bir fikirsel açıklama var.
Röportajda yer alan sorulara Paul Nicholson’un yanıtlarından kısa alıntılar yaptık:
HEDEF ADİL TOPLUM
“Hayatım boyunca bir süt çiftçisi oldum. Mandıra çiftçileri örgütü EHNE Bizkaia'da bazı sorumluluklarım vardı ve İspanya 1986'da Avrupa Ortak Pazarı'na girdiğinde ticaretin serbestleştirilmesi konusunun tamamına dahil oldum. Ortak bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu keşfettik. Buna karşı La Via Campesina 1993 yılında kuruldu. Çok sezgisel bir şekilde başladık. Nereye gittiğimizi ya da nasıl yapacağımızı bilmiyorduk ama ne olduğumuzu biliyorduk. Biz köylü çiftçilerdik ve mücadelemiz tarım politikalarını değiştirmek ve yeni bir toplum, yeni bir adil toplum yaratmaktı. La Via Campesina, başından beri dönüştürücü bir hareketti.
İHRACAT VE ENDÜSTRİ MODELİNE KARŞIYIZ
“Daha dikey, geleneksel örgütlenme biçimini reddettik. Nasıl çalışacağımızı farklı şekillerde öğrendik. Daha yatay stratejiler geliştirdik. Zamanla kadınlar ve gençler daha önemli bir rol oynamaya başladı.
1993'ten bahsediyoruz, çok yeni bir topluluk. O zamanlar uluslararası bir köylü örgütü yoktu. Herkes adına konuşanlar büyük çiftçilerdi. Ve bize göre bu imkansızdı. Çünkü büyük çiftçiler tarım endüstrisini savunuyor. İhracata yönelik bir tarım modelini savunuyorlar. Bu yüzden küçük köylüler olarak kendimiz bu modele karşı savaşmak zorunda kaldık. Önerimiz “La Via Campesina- Köylü Yolu” idi.
İnsanların gıda politikalarını belirleme ve gıdayı kimin ürettiği ve gıdanın üretildiği konusunda söz sahibi olma hakkına dayanan bir siyasi vizyon olan ‘gıda egemenliği’ fikrini geliştirdik.
Gıda egemenliği, La Via Campesina'nın ana itici gücü oldu. Ve nihayetinde, genel olarak toplum için alternatif bir toplumsal yaşam için ana önerilerden biri olarak şekillendi.”
…
ENTELEKTÜEL DEĞİL DUYGUSAL HAREKETİZ
“La Via Campesina'da din hiçbir zaman bir sorun olmadı. Hiçbir zaman bölücü bir konu olmadı. Maneviyat, ortak bir çimento, ortak bir yapıştırıcı olmuştur. La Via Campesina'da belli ki koordinatörler ve tüm dinlerden üyeler var. Çok büyük bir çeşitliliğimiz var ve bu hiçbir zaman sorun olmadı çünkü bizi birleştiren şey toprak sevgisi. Çoğu dilde Toprak Ana'yı veya Pacha Mama'yı belirten bir ifadeniz vardır.
Mistica genellikle müzik veya şiirle başlar ve vurgulamak istediğimiz belirli bir konuya odaklanır. Tohum olabilir. Tohumların değeri, tohumları bizden almak isteyen çok uluslu şirketlere karşı verilen mücadele. Ve sonunda tohumları dağıtıyoruz. Ya da bizden alınan, alınmaya çalışılan toprakla olan ilişkimizle ilgili. Çok yaygın olan bir diğer tema ise kadına yönelik şiddet, kadın erkek ilişkisi, aile içi ya da toplumsal cinsiyete dayalı şiddet meselesidir. Bunlar çok yaygın temalar.
Mistica çok güçlü duygular iletir. Mistica genellikle sizi duygulandırır ve çok net bir şekilde anlamanızı/hissetmenizi sağlar.
Bu bir Kozmovizyon, insan merkezli bir anlayış değil. Gezegen merkezdir. Bana göre mistica, La Via Campesina'yı birleştiren ilkelerden biridir. Biz entelektüel bir hareket değiliz. Biz duygusal bir hareketiz. Mistica, farklılıklarımız üzerinde değil, ortak noktalarımız üzerinde çalışmamıza yardımcı oluyor.”
…
ANA AKIM TARIMDA AMAÇ DAHA ÇOK ÜRETMEK
"Biz erkekler, traktör kullanıyoruz, makineleri seviyoruz. Tarım okullarında öğrendiklerimiz buydu; nasıl daha iyi üretileceğini değil, nasıl daha fazla üretileceğini... Tüm teknoloji, geleneksel bilim bu amaca yöneliktir. Gıda üretimi, toprak meselesi ve gıda egemenliği meselesiyle ilişkide başka bir anlayışa sahip olan kadınlardır. Kadınlar gıda egemenliğinin itici gücüdür…”
Röportajın tamamını okumak için Resilience.org
Comments